Otokleroz nedir?
Otoskleroz hastalığı üzengi kemikçiğinin oval pencere olarak adlandırılan iç kulakla birleştiği yerde meydana gelen bir kireçlenme sonucu hareket yeteneğinin azalması olarak tanımlanabilir. Bu kireçlenmenin derecesine bağlı olarak da kulağa gelen sesler iç kulağa düzgün bir biçimde iletilemediği için hastada bir işitme kaybı meydana gelir. Bu işitme kaybı ilerleyicidir, genellikle iletim tipi olup çok daha az oranda sinirsel tip ya da her ikisinin karışımı olan mikst tip şeklinde de ortaya çıkabilir. İşitme kaybının yanı sıra hastada kulak çınlaması ve baş dönmesi, dengesizlik şikayetleri de eşlik edebilir.
Otosklerozun nedeni nedir?
Bu hastalığın nedeni tam olarak bilinmemektedir, ancak genetik geçişinin olabildiği gösterilmiştir. Olguların yaklaşık %60'ında ailede bu hastalık mevcuttur. Kızamık virüsü enfeksiyonlarının hastalığı tetiklediği ortaya koyulmuştur. Bazı hormonal faktörlerin rol oynayabileceği, gebelerde bu hastalığın ilerlemesinin hızlandığı bildirilmiştir. Kadınlar erkeklere göre yaklaşık 2 kat daha fazla bu hastalığa tutulurlar. Hastalık ortalama olarak 15-45 yaşları arası ortaya çıkmaktadır. On yaşından önce ve 45 yaşından sonra başlaması nadirdir.
Otoskleroz Nasıl İşitme Kaybına Yol Açar?
Otoskleroz hastalarında yeni kemik oluşumu sıklıkla stapes (üzengi) kemikçiğinin tabanına yerleşip onun hareket etmesini engeller ve iç kulağa ses iletiminde kayıp yapar. Bu durumda hastada iletim tipi işitme kaybı gelişir.
Otosklerozun Belirtileri Nelerdir?
Hastaların çoğunda yakınma tek veya iki taraflı işitme kaybıdır. Kayıp yavaş gelişir ve hasta başlarda sadece hafif sesleri (fısıltı gibi) işitemediğini fark eder. Hastaların bir kısmı gürültülü ortamlarda karşılıklı konuşmaları daha iyi işittiğini ifade eder. İkinci en sık yakınma da hastalıklı kulakta çınlamadır.
Otosklerozun Tanısı Nasıl Konur?
Hastanın bir Kulak Burun Boğaz hekimince yapılan muayenesinde kulak zarları genellikle normal görünümdedir. Diapozon adı verilen bir muayene aleti veya odyometri adı verilen ve özel cihazlarla, sesten yalıtılmış kabinlerde yapılan işitme ölçümleri tanının konulmasına yardımcı olur. Odyogram adı verilen işitme ölçüm sonucu ile hastalığın ameliyatla düzelecek safhaya gelip gelmediği de değerlendirilir.
Otoskleroz nasıl tedavi edilir?
Bu hastalığın 3 temel tedavisi vardır. Bunlar işitme cihazı ile rehabilitasyon, ilaç tedavisi ve cerrahi tedavidir;
·İşitme cihazı ameliyat olmak istemeyen ya da işitme kaybı biçimi ameliyata uygun olmayan hastalarda kullanılabilir. Bu hastalar işitme cihazından çok verimli bir şekilde yararlanabilirler.
·İlaç tedavisi daha çok hastalığın ilerleme hızını azaltmak amacıyla kullanılabilir. Burada en sık yararlanılan ilaç sodyum floriddir. Bunun yanı sıra D vitamini ve kalsiyum karbonat da kullanılabilir.
·Cerrahi tedavi ise 'stapedotomi' adı verilen bir ameliyattır. Bu ameliyat lokal anestezi ile yapılabilse de daha yaygın olan ve benim de tercihim olan ameliyatın genel anestezi altında gerçekleştirilmesidir. Burada mikroskop altında dış kulak yolundan ya da dış kulak yolu önündeki kıkırdağın çentiğinden bir kesi yapılarak kulak zarı kaldırılır. Öncelikle kemikçik zinciri hareketi kontrol edilerek sorunun üzengi tabanındaki kireçlenmeden kaynaklandığı doğrulanır. Daha sonra üzengi kemikçiği örsten ayrılır, bu kemikçiğin üst kısmı çıkarılır ve iç kulakla eklem yaptığı tabanına bir delik açılır. Bu delik bir cerrahi aletle ya da lazer kullanılarak açılabilmektedir. Üzenginin görevini yapacak bir protez örse geçirilerek bu deliğe oturtulur. Bu amaçla çok değişik materyallerden yapılmış çeşitli protezler kullanılabilmektedir. Bu noktada cerrahın kendisini en rahat hissettiği protez türünü kullanması önemlidir. Böylece kemikçik zinciri bütünlüğü ve hareketliliği sağlanır, sesler iç kulağa düzgün biçimde iletilmiş olur. Kulak zarı yerine yatırılır, dışkulak yoluna eriyen tıbbi süngerler yerleştirilir. Ameliyattan sonra bazı tedbirler alınmaktadır. Hastanın başı biraz yüksekteyken yatması sağlanır, alerjisi varsa hapşırık kesici ilaçlar, kabızlığı varsa kabızlığı önleyici ilaçların verilmesi iyileşme sürecinde basınçla pistonun yerinden oynamaması için alınacak tedbirler arasında sayılabilir. Hastaya ameliyat sonrası eriyen süngerlerin üzerine kullanacağı damlalar verilebilir ve kontrol muayenelerinde kulak zarının sağlıklı bir şekilde iyileştiği doğrulanır.
Ameliyat Sonrası Seyir Nasıldır?
Ameliyat sonrası baş dönmeleri olağandır ve gittikçe azalarak 7-10 gün kadar sürebilir. Bazen bulantı ve kusma da baş dönmesine eşlik eder. Ağrı nadiren olur ve hafiftir. İlk günlerde hasta yürürken yakınlarından destek alma gereksinimi duyabilir, araba kullanmak genellikle 2. haftadan sonra ve baş hareketleri ile oluşan baş dönmesinin tamamen düzelmesinin ardından düşünülmelidir. Hastalara 2 ay kadar bir süre ağır bedensel iş yapmamaları, ağır yük kaldırmamaları, ıkınmamaları, basınç değişikliklerine maruz kalacakları uçak veya kara yolculukları yapmamaları öğütlenir.Ameliyat lokal anestezi ile yapılırsa hasta işitmesindeki düzelmeyi o sırada fark edecektir. Ameliyat tamamlanıp kulak kanalı kapatılınca işitme tekrar azalır ve ameliyattan önceki haline döner. Bir süre sonra işitme yavaş yavaş iyileşecektir ancak tam düzelme 2 ayı bulabilir. Bu 2 aylık dönem içinde hasta kulakta çıtırtı benzeri sesler duyabilir, sesler bozuk hoparlörden geliyor gibi, metalik olarak algılanabilir. Yüksek seslerden duyulan rahatsızlık da, ilk haftalarda hastaların sık dile getirdiği yakınmalardandır. Çoğu hasta 7-10 günden sonra işinin başına dönebilir.
Ameliyatın Riskleri Nelerdir?
Dilin ameliyatlı kulak tarafında tat değişiklikleri, işitmenin düzelmemesi, kulak zarında delik oluşması, ameliyat edilen kulakta işitmenin daha kötüye gitmesi, hatta tamamen kaybı, yüz felci (hemen her zaman geçicidir), orta kulakta iltihap gelişmesi sayılabilir.
Sonuç olarak;
Görüldüğü gibi vücudun en küçük kemiği olan üzenginin cerrahisi kesinlikle 'küçük' bir cerrahi değildir! Son derece incelik ve deneyim gerektiren bir mikrocerrahidir. Ameliyat başarılı olduğu takdirde işitme açısından son derece yüz güldürücü sonuçlar elde edilebilmektedir.