Başdönmesi (Vertigo) nedir?
İnsanın kendisinin veya çevresinin döndüğünü hissetmesidir. Vertigo, sanıldığının aksine bir hastalığın adı değildir, sadece baş dönmesi anlamındadır. Baş dönmesi sıklıkla bir iç kulak probleminden kaynaklanır. Bazı kişiler denge sorunlarını, "kendilerini sersem hissetme, sallantı hissi, zemin kayması, ayakta duramama, düşecekmiş gibi olma, sağa sola çekilme" gibi sözlerle ifade eder. Dönme hissi olmadan kendini dengesiz, sallanır gibi hissetme hali de iç kulak probleminden kaynaklanabilir.
Kulak hastalıkları da sıklıkla baş dönmesi oluşturur. Özellikle orta kulak enfeksiyonları, iç kulak enfeksiyonları, iç kulaktaki kristallerin kayması olarak tabir edilen “Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo”, Menierre Hastalığı ve Vestibuler Nörinit sık karşılaşılan baş dönmesi nedenleridir.
Kristal kayması (Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo) nedir?
Normal koşulda hepimizin kulağında dengemizi sağlayan iç kulak yapıları içinde tuz tanesine benzeyen “otolit” adı verilen kristaller vardır. Bu kristaller bir jel tabaka içinde yer alırlar. Bir şekilde bu kristaller olması gereken yerden kayıp yarım daire kanallarına kaçarsa hastada baş dönmesi meydana gelir. Bu hastalığın neden ortaya çıktığına gelince bilinen sebepleri arasında kafaya alınan darbeler, uzamış yatak istirahati, geçirilmiş bazı kulak ameliyatları sayılabileceği gibi hiçbir neden de olmayabilir.
Tipik olarak bu baş dönmesi yatakta sağa ya da sola dönerken, mutfakta raftan bir şey almaya çalışırken ya da merdivende ortaya çıkar. Saniyeler kadar kısa sürer, çok şiddetli olabilir, bulantı-kusma eşlik edebilir. İşitme kaybı ya da kulakta çınlama olmaz.
Kristal kayması (Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo) nasıl tedavi edilir?
Kristal Kayması Hastalığı' nın tanısında öykü çok önemlidir. Bu hastalıktan şüphelenildiğinde 'Dix-Hallpike' manevrası denilen bir manevrayla tanı konmaktadır. Bu manevrayla tanı koyulunca tedavide 'Epley' manevrası olarak adlandırılan bir manevrayla yer çekiminden yararlanılarak kristaller yerine oturtulur ve hasta böylece tedavi edilmiş olur. Bir tek tedavi manevrasının bile etkinliği çok yüksektir. Epley tedavi manevrası sonrası hastaya bazı tavsiyelerde bulunulur. Hastaya iki gece sırtının arkasına birden fazla yastık koyup oturur pozisyona yakın uyuması, 3. geceden itibaren sorun olan kulağının karşı tarafındaki omzu üzerine dönüp (örneğin sağ kulak hastaysa sol omzunun üzerine dönerek) 7 gece boyunca yan yatması önerilir. Onuncu geceden itibaren hasta normal yaşamına geri dönebilir.
Menierre Hastalığı nedir ?
Meniere Hastalığı, ataklar halinde ortaya çıkan, kulakta çınlama, uğultu, dolgunluk hissi, işitme kaybı ve baş dönmesi ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Ortaya çıkan baş dönmesi uzun süre devam edebilir. Hastada atak sırasında bulantı kusma görülebilir. İşitme kaybı ilk ataklarda geçicidir, tipik olarak pes tonları yani kalın sesleri içerir ve atak sonrası işitme normale döner. Ancak atak sayısı arttıkça kalıcı işitme kayıpları da görülebilir. Bazı hastalarda bilinç kaybı olmadan düşmeler ortaya çıkabilir.
Meniere Hastalığının nedeni kesin olarak bilinmemektedir. İç kulakta bulunan ve endolenfatik kese olarak adlandırılan yapıda bir 'şişme' olduğu düşünülmektedir. Tanıda en önemli unsur öyküdür, yani hastanın anlattıklarıdır. İşitme ve denge testlerinden yararlanılabilir.
Menierre Hastalığı nasıl tedavi edilir?
Tedavi iki bağlamda değerlendirilebilir: Atak tedavisi ve önleyici tedavi. Atak tedavisinde hastanın bulantı kusması da varsa hastaneye yatırılıp serum tedavisi, damardan diazepam ve difenhidramin tedavileri verilebilir. Atak sonrası ise önleyici tedaviler verilir. Meniere üzerine pek çok araştırma yapılmış, pek çok önleyici tedavi denenmiştir. Tedavide ilk basamak yaşam biçimi değişiklikleridir. Hastaya tuzsuz yemesi, sigara içiyorsa sigarayı bırakması, şarap, bira gibi fermante içkiler içmemesi, stresten uzak durması önerilir. İlaç tedavisinde öncelikle çok yaygın kullanılan ajan betahistindir. Son zamanlarda yüksek doz betahistinle iyi sonuçlar bildirilmektedir. Yine iç kulaktaki bozulduğu düşünülen tuz dengesini sağlamak için asetazolamid isimli idrar sökücü ilaçlardan yararlanılabilir. Bu ilaç potasyum tuzunun azalmasına yol açabilir, bu sebeple hasta bu ilacı alırken kayısı, patates ve muz gibi potasyumdan zengin yiyecekler tüketmeli, ellerinde ayaklarında karıncalanma uyuşma olursa doktoruna haber vermelidir.
Bu tedavilere rağmen ataklar kontrol altına alınamadıysa kulak enjeksiyonu tedavisi gündeme gelebilir. Burada işitmesi bozulmamış bir hastada öncelikle orta kulağa kortizon veya gentamisin enjeksiyonları uygulanmaktır.
İlaç tedavilerinden yarar görmeyen hastalarda cerrahi tedaviler uygulanabilir. Burada işitmeyi koruyan ya da korumayan cerrahilerden (Endolenfatik kese cerrahisi, Vestibüler nörektomi ve Labirentektomi) söz edebiliriz. Sonuçta Meniere tedavisinde amaç yaşam biçimi değişiklikleri ve ilaç tedavileriyle hastalığı kontrol altında tutabilmektedir. Oldukça az sayıda hastada cerrahi tedaviye gereksinim olmaktadır.